30.10.2009

Bir yazarın kaleminden

Hep uçlardayız, hep.

Özgürlük deyince ya millet ‘önüne gelenle seviş’ dedik sanıyor ya da aman dikkat dedik mi, namusla bekareti karıştırıp kafamıza silah dayıyor!
Amma kesin yargılı insanlarız be kardeşim.
Çok üzülüyorum “cinselliğin” bu kadar kolay topa tutulabilir olmasına. Çünkü hemen birileri ellerine tamtamlarını alıp başlıyorlar ahlak, namus ve hooop bekaret zarından dem vurup kadını aşağılamaya, güm güm kafasına kafasına vurmaya.
Ya süper özgürüz ya da köleyiz. Ortası olacak, hem de çok yakında; çünkü yeni nesil bu konularda bizlerden daha antrenmanlı.
Hem bu televizyon var ya bu televizyon ve şu internet, kadınları atağa kaldırdı. Dünyanın her yerinden bastırılmış kadınların isyan haberleri geliyor. Biri pantolonu için savaşıyor, öbürü ehliyet ve araba kullanma hakkı için, diğeri çalışma hakkı için. Bir diğeri oy ve temsil hakkı için. Hepsi okumak ve çalışmak için savaş veriyor.
Yazan korkusuzca yazıyor, forumlarda tartışıyor, konuşuyor, kafa patlatıyor, birbirine destek oluyor, ilerlemek için uğraşıyor, kadınlar okuyor, beyler okuyor. Ayıptır söylemesi, hani feministliğim hiç yoktur ama, kadınlara inancım sonsuzdur.
Kadınlar çözecek bu işi, bulacaklar dengeyi, hizaya getirecekler yanlış giden şeyleri. Neden mi?
E çünkü can verebilen bir varlığın yapamayacağı şey yoktur!
Değil mi?
Yonca

“sivri”


Kasklı tecavüzcü

Taaa 20 yıl öncesinin sapığı şahin Öğüt vardı, hani medyaya “Kasklı Tecavüzcü” olarak yansıyan, Ankara’da bir sürü çocuğa tecavüz eden. Hakkında açılan davalardan biri 12 Ekim’de sonuçlanmış.
Üstelik bu davada darp, cebir izi, sperm örneği gibi deliller yok. Kadının beyanı, hastane raporları, psikolog tanıklar var. Bunların delil olarak kabul edilmesi bu davayı ÇOK önemli kılıyor; çünkü bu tür delillerin kabul edilerek kazanıldığı ilk dava. Sadece kadının beyanı esas alınarak kazanılan bir dava!
Davacı kadın, tecavüze uğradığında 13 yaşında bir çocuktu ve o çocuk haliyle yapamadıklarını şimdi, 27 yaşında yapıp davasını kazandı. Başardı. Bakın olaydan tam 14 yıl sonra.
Tüylerim diken diken oluyor yazarken. Sanırım bu başarı ve müthiş önemli karar basına pek yansımadı ya da yine arada kaynatıldı. Oysa ne önemli bir sonuç ve ne umut verici bir haber bir sürü tecavüz mağduru çocuk ve insan adına.
Çünkü bu karar, bir sürü tecavüz davasına örnek olacak, örnek!
Olayın peşini bırakmayan, zamanın mağdur çocuğu bugünün davasını kazanmış genç kadınına destek olan FeministBiz üyelerine de helal olsun. Bana dava sonucunu onlar haber verdi. Yoksa hayatta bilmezdim.
Yazımın başında söylediğim gibi “Kadınlara inanıyorum” diye bir kere daha yüksek sesle tekrar etmek istiyorum, kalın çizgilerle altını çize çize, bastıra bastıra.
Israrla, “hakkınızı arayın” demeye de devam ediyorum inatla!
Yonca
“gururla”


Kaynak: Yonca Akbaş / Hürriyet

2.10.2009

Zorla evlendirilme




Yasemini az çok tanıtmıştım, geçmiş yazıların birinde. Yine kısaca değinmek gerekirse; "eniştesinin tecavüzüne uğrar, kürtaj olur ve kızlığını diktirir. İmam nikahı ile zorla evlendirilir. Bakire çıkmadığı için evine geri gönderilir. Askerden gelen abiside silahla öldürür..."

Yasemini nasıl öldürdüğünü abisi şöyle anlatıyor (*) :`Eniştemin tecavüz ettiğini, kürtaj olduğunu ve kızlık zarını diktirdiğini öğrendim. Ertesi sabah çok içerledim. Alkol aldım. Tekrar eve geldiğimdeYasemin ile tartıştık. Tartışmanın ardından sokağa kaçmaya çalışan Yasemin`i saçlarından tuttum ve kafasına 3 el ateş ettim. Silahı da mahalledeki bahçeye gömdüm` dedi. Olay günü alkollü olduğunu belirten Çetin, `Bir anlık öfkeyle yaptım. Pişmanım` dedi.
Ve bu haberi böyle yayımlarlar: yeni evlendiği eşi tarafından 'bakire olmadığı' gerekçesiyle baba evine geri gönderilen yasemin , ağabeyi tarafından tabancayla vurulup öldürülüyor... sonra?.. sonrasını gazeteden okuyalım: ''ankara adli tıp kurumu'nda yapılan muayenesinde genç kızın bakire olduğu tespit edildi.'' ama, bu da yetmiyor... savcılığın talimatı üzerine adli tıp kurumu genç kızdan aldığı parçaları istanbul adli tıp kurumu'na gönderdi. patoloji bölümünden gelecek rapora göre genç kıza kızlık zarı dikilip dikilmediği, kürtaj olup olmadığı iddiaları netleşecek... iyi mi?.. (*)


Ve diğer bir haber: (*) "17 yaşında zorla evlendirildi... Çocuğu olmadığı için dayaktan kaçtı, aşiret ölüm kararı verdi, Kocası kıyamayınca, yine kocasının üstlendiği bir cinayet işlendi."

İnsanca denemeyecek kadar insanlık dışı olan bu varlıklar, aklınca kirlenmiş olarak gördüğü kızını, karısını, kardeşini gayet güzel "temizlemiştir". Şimdi işin yasa boyutunu ele aldığımızda durum aşağıda açıklandığı gibidir:



"İnsanlar istedikleri erkek ya da kadınla evlenme hakkına sahiptirler. Onbeş yaşından küçük kızların evlenebilmesi için önce kendi, sonra anne ve babalarının birlikte rızası ile hakimin kararı gerekir. Kadın ya da erkek reşit olsa dahi, onsekiz yaşına gelmiş olsa da, nikah memurunun evlenmeyi isteyip istemediğini sorduğu sırada “HAYIR” diyebilir ve kimse zorlayamaz. Dini nikahın yasal bir geçerliliği yoktur.
Evlenecek erkeğin evleneceği kadının babasına ödediği başlık parasının hiçbir hukuksal geçerliliği yoktur. Ödenmesi istenen bu para yasal değildir. Bu konuda yapılacak sözlü veya yazılı anlaşmaların geçerliliği yoktur. Kadın her zaman için buna karşı çıkabilir. Reşit değilse kendisini başlık parası verildiği için istemediği biriyle evlendirdiklerini ifade ederek evliliğin feshini isteyebilir. Evliliğin öngördüğü cinsel birleşme red edilebilir. Buna rağmen birleşme zor kullanılarak sağlanırsa, o zaman kendisine şiddet uygulanarak birleşme sağlandığı yolunda savcılığa şikayet edilebilir.

Zorla evlendirildiği ifadesi ile Medeni Kanun’un hata, hile ve tehdit halinde yapılan
evlenmelerin feshedilebileceğine dair hükümlerine dayanarak dava açılabilir. Evliliğin
feshi davası evlilik tarihinden itibaren beş yıl içinde açılmalıdır. Aksi halde zaman
aşımına uğrar."Kaynak


Efsa...